Bir grup araştırmacı, terk edilmiş bir tesiste insan psikolojisi üzerine bir deney yürütmek için bir araya gelir. Araştırma sırasında, binanın geçmişine ait eski kayıtlar bulunur ve burada kaybolan kişilerle ilgili tüyler ürpertici detaylar keşfedilir. Kayıtlar, bir zamanlar burada yaşayanların varlıklar gördüğüne ve açıklanamayan olaylar yaşadığına dair ifadeler içerir. Gecenin ilerleyen saatlerinde ekip, tesiste garip sesler ve hareket eden gölgelerle karşılaşır. Deneyi yöneten kişi, tüm bunların psikolojik bir yanılsama olduğunu savunsa da, her şeyin bundan ibaret olmadığı giderek netleşir.

Güney Afrika’nın ıssız tepeleri, 1901. İngiliz ordusundan bir general, Boer milisleri tarafından pusuya düşürüldükten sonra ağır yaralı halde bir kulübeye sığınır. Kulübede yaşayan dul bir kadın ve küçük kızı, onu sessiz bir misafirperverlikle karşılar. Kadın, savaşın sertliğinden yakınıp kayıplarından bahsederken, kız çocuğu annesinden uzak bir köşede oyuncak bebeğiyle oynar. General, kulübenin sade görünümünün altındaki tuhaflıkları fark etmeye başlar; raflar boş olmasına rağmen kadın yemekler hazırlar, çocuğun oyuncak bebekleri zaman zaman odanın başka köşelerine taşınmış bulunur.